Kavramsal Sanat Üzerine Paragraflar

Sol LeWitt

(Bu yazı 1980 yılında Sanat Tanımı Topluluğu tarafından yayınlananSanat Olarak Betik” de yer almıştır.)

 

(…)

 

Benim de yaptığımı söylediğim, Kavramsal Sanat olarak adlandırılan sanat türüne değineceğim. Kavramsal Sanat’da düşünü (kavram) çalışmanın asal bölümüdür. Sanatçının, sanatın kavramsal biçimini kullanması, tüm taslak ve kararların önceden belirlendiği, uygulamanın mekanik olarak gerçekleştirildiği anlamına gelir. Düşünüm sanat üreten makine olmuştur. Bu tür sanat, kuramların kuramı ya da betimlemesi olmamakla birlikte; tüm anlıksal süreç tipleriyle ilişkilidir. Kavramsal Sanat, yapıtını izleyiciye anlıksal olarak ilgi çekici kılmak isteyen, sanatçının yaklaşımıdır. Bu nedenle, genellikle, çalışmanın duygusal yönden kuru olması istenecektir. İzleyeni Kavramsal Sanat'a yaklaşımdan alıkoyacak dışavurumcu sanata koşullanma duygusallığına bir tepki söz konusudur.

 

Kavramsal Sanat'ın mantıksal (totolojik) olması gerekmez. Bir çalışmada veya çalışma dizisinde mantıksallık zaman zaman başvurulan bir şeydir. Çözümsellik bir çelişkiyi  ortaya koymak için kullanılabilir. Bazı düşünüler mantıksal olmakla birlikte, çözümlemeden önce mantık dışı gibi gelebilmektedir. Düşünülerin karmaşık olması gerekmez.

 

Yapıtın nasıl göründüğü pek önemli değildir; bir kılığı varsa bir şey gibi görünecektir. Ancak, sonuçta hangi biçimi alırsa alsın, çalışma bir düşünüyle başlamalıdır. Çalışma kavramsal bir süreçtir; fiziksel gerçekliğini kazandığında, sanatçısı da içinde olmak üzere, herkesin algısına açıktır. (Algılama sözcüğünü, duyuverilerinin kavranması, düşününün nesnel değerlendirilmesi ve her ikisinin eşzamanlı öznel yorumu anlamında kullanıyorum). Bir sanat yapıtı ancak tamamlandıktan sonra algılanabilir. Öncelikle görme duyusu için anlamlandırılan sanat, kavramsal olmaktan çok algısaldır. Bu durum en çok  devinim, ışık ve renk sanatları için geçerlidir.

 

Kavramsalla algısalın karşıt işlevleri olduğuna göre, (biri ön, öbürü art öge), sanatçı düşünüsünü, öznellik katarak, hafifletebilir. Düşününün tümü bulgulanmak istenirse istemli ya da rastlantısal kararlar en azda tutulmalı, istek, tat ve benzerleri sanattan elenmelidir. Sonuç iyi görünmüyorsa çalışmanın geri çevrilmesi gerekmez. Baştan biçimsiz olarak düşünülen, birden görsel olarak hoşa gidere dönüşebilir.

 

Taslaklarla çalışmak öznelliği ortadan kaldırmak için bir yöntemdir. Böylece sürekli tasarlamaya çare bulunmuş olur. Yapıtın tasarımını taslak hazırlar. Bazı taslaklar milyonlarca, bazılarıysa çok daha sınırlı bir sayıda seçeneklidir, fakat ikisi de sonludur. Çok seçenekli taslaklar sonsuzluğu anıştırır. Her iki durumda da sanatçı, sorunun çözümünü kapsayan temel biçimi ve kuralları seçmelidir. Daha sonra, yapıtın tamamlanması yolunda ulaşılan kararların daha az sayıya indirilmesi doğrudur. Böylece önsel, isteksel ve öznel elenecektir.

 

Sanatçı modüler bir yöntem kullanırsa, genellikle yalın ve kullanışlı bir biçim seçer. Biçimin kendisinin sınırlı bir önemi vardır. Çalışmanın sözcüğüdür o. Temel birimin ilgi çekmeyecek bir biçimde olması en olumlusudur. Böylelikle, birimbiçim bütün yapıtın daha kolaylıkla asal bir kısmı haline gelir. Karmaşık temel biçimler kullanmak bütünün birliğini bozar. Yalın bir biçim kullanmak yinelenerek yapıtın alanını daraltır ve yoğunluğu biçimin düzenlenmesinde odaklaştırır. Düzenleme sonuç, biçimse araçtır.

 

Kavramsal Sanat’ı matematik, felsefe ya da başka bir anlıksal disiplin içinde göremeyiz. Birçok sanatçının kullandığı matematik basit aritmetik dizilerdir. İş’in felsefesi yapıtta açıktır. Ve yapıt hiçbir felsefe dizgesinin betimlemesi değildir. İzleyicinin, sanatını görmekle sanatçının kavramlarını anlaması o kadar önemli değildir. Elinden çıktığı andan başlayarak sanatçı, izleyicinin yapıtı algılama biçimini kontrol edemez. Aynı şeyi değişik kişiler, değişik biçimlerde kavrarlar.      

 

Son zamanlarda Minimal Sanat üzerine çok yazıldı, ilksel yapılar, indirgeyici, yadsıyıcı, dingin ve mini sanat gibi yakıştırmalar söz konusu. Benim tanıdığım sanatçılar bunların hiçbirini benimsemiyor. Sonunda, bütün bunların sanat dergileri aracılığıyla iletişen sanat eleştirmenlerinin kullandığı üstdilin terimleri olduğuna karar verdim (...).

 

Sanatçı düşünüsünü tümüyle yüklenip görselleştirirse, süreçteki tüm basamaklar (evreler) önemlidir. Düşünü, kendisi, görselleştirilmemiş olsa da, gerçekleştirilmiş herhangi bir yapıt kadar sanat ürünüdür. Geçilen tüm evreler de (karalamalar, taslaklar, çizimler, başarısız uygulamalar, modeller, düşünceler, konuşmalar) aynı biçimde dikkate alınabilir. Sanatçının düşünü sürecini gösterenler, bazen tamamlanmış üründen daha ilgi çekici olabilmektedir.

 

Bir yapıtın ne boyda olacağına karar vermek zordur. Düşünü üç boyutu gereksiniyorsa, her ölçü uygulanabilir görünmekte. Sorun hangi ölçünün en iyisi olduğudur. Yapıt dev boyutlarda gerçekleştirilirse, yalnızca ölçü etkin olacak, düşünü tümüyle yok olabilecektir; çok küçük tutulduğundaysa yersiz ve önemsiz hale gelebilecektir. İzleyicinin boyu ve mekanın boyutları da anlamlıdır. Ayrıca, sanatçı nesneleri izleyicinin göz hizasından yükseğe ya da alçağa yerleştirmek isteyebilir. Bence yapıt, izleyiciye kavranabilmek için gerekli tüm bilgileri verebilecek büyüklükte olmalı ve kavrayışı kolaylaştırıcı biçimde yerleştirilmelidir (düşünü görüşte ve ulaşmada zorlamayı gerektirmiyorsa).

 

Espas üç boyutlu bir hacmin doldurduğu kübik bir mekan olarak düşünülebilir. Herhangi bir hacim espası dolduracaktır. Bu hava olabilir ve görülemez. Ölçülebilir nesneler arası da boşluk olarak dikkate alınabilir. Aralıklar ve ölçülendirmeler bir sanat ürünü için önemlidir. Aralıklar önemliyse yapıtta belirgin hale getirilecektir. Espas göreli olarak önemsenmiyorsa, nesnelerin araları eşitlenir. Düzenlenmiş espas metrik zaman ögesi olarak da çalışabilir.

 

Mimarlık ve üç boyutlu sanat karşıt doğaya sahiptir. Mimarlığın amacı özgül işlevi olan bir mekan oluşturmaktır; sanat yanı olsun ya da olmasın yararcı olmalıdır; yoksa bütünüyle başarısız kalır. Sanat yararcı değildir. Üç boyutlu sanat, yararlı mekanlar biçimlemek gibi, mimarlığın niteliklerinden bazılarını edinmeye başlarsa sanat olarak işlevi zayıflar. İzleyici yapıtın büyük boyutları altında ezilirse fiziksel ve duygusal etkilenim güçlenir. Böylece düşünü yok olma tehlikesiyle karşılaşır.

 

Yeni gereçler çağdaş sanatın önemli sorunlarından biridir. Bazı sanatçılar yeni gereçlerle yeni düşünüleri birbirine karıştırıyor. Yeni gereçlerden etkilenen çok sayıda sanatçının, gereçleri iyi kullanmalarını sağlayacak anlıksal tutarlılığı eksiktir. İyi bir sanatçı yeni gereçleri kullanarak iyi yapıtlar üretebilir. Bana göre tehlikeli olan, yapıtın düşünüsüne dönüşebilecek ölçüde, gerecin fizikselliğinin öne çıkarılmasıdır (dışavurumculuğun başka bir türü).

 

Her tür üç boyutlu sanat fiziksel bir olgudur. Bu fiziksellik onun en bariz ve en dışavurumcu içeriğidir. Kavramsal Sanat izleyicinin gözü veya duyumlarından çok anlığını uyarmak için yapılır. Üç boyutlu nesnenin fizikselliği duyusal olmayan içeriğiyle çelişkiye düşer. Renk, doku, yüzey ve biçim ürünün yalnızca fiziksel yanını güçlendirir. Bu fiziksellikte izleyicinin ilgisini çeken herhangi bir şey bizim düşünü alanımıza engeldir ve dışavurumsal bir kurgu olarak kullanılır. Kavramsal sanatçı gerecin etkinliğini gidermeye çalışmalı ya da bunu karşıt bir yönde bir düşünüye dönüştürerek kullanmalıdır. İki boyutta görselleştirilebilen bir düşünü için üçüncü boyut gereksizdir. Biçimin önemi geriye çekilerek, bir düşünü, sayılar, fotolar, sözcükler veya sanatçının seçeceği başka bir yolla görselleştirilebilir.

 

Bu paragraflar doğruluğu kesin önermeler değildir. Ama, dile getirilen düşünüler şu andaki düşünceme olabildiğince yakındır. Bunlar bir sanatçı olarak çalışmalarım sonucudurlar ve deneyimlerim değiştikçe değişmeye adaydırlar. Düşüncelerimi olabildiğince açıklıkla dile getirmeye çalıştım. Tümcelerin açık olmaması, düşüncenin açık olmadığı anlamına gelecektir. Sanatçılar için kavramsal sanat biçimleri önermiyorum. Kavramsal Sanat sanat yapmanın bir yoludur. Başka yollar başka sanatçılara uygundur. Kavramsal Sanat ancak düşünü iyi olduğunda iyidir.

 

Çeviren: Nazlı Damlacı